26. GELENEKSEL MS BULUŞMASI
26. geleneksel buluşmamız 3 Mayıs Pazar günü dostlar ve değerli hocalarımızla
gerçekleşti. Bulutlar ve yağmurun karşıladığı bu günde hep iyi olmak için
uğraştığımız bu yılın hepimiz için zor geçtiğini duymak biraz da olsa biz MS’
lileri rahatlattı. Yaşanılan değişikliklerin sana özel olmadığını duymak
bu sefer güzeldi.
Sizinle, öğrendiğim değerli bilgileri paylaşmak istiyorum
bu yazımda, bence çok kıymetli çünkü bilgiler en organik haliyle ilk ağızdan
ulaştı bizlere:
1 İlk doktorumuz Prof. Dr. Bülent Çetinel, MS ve
Ürolojik sorunlarla ilgili bir konuşma yaptı bizlere. Her zaman söylerim değerli
doktorlarımız iyi bir doktor olmanın yanında iyi de bir öğretmen aslında,
kendisinden duyduklarımız şimdiye kadar defalarca duyduğumuz ama anlamadığımız şeylerdi, bu sefer her şey anlam kazandı; neden ürolojik sorunlar yaşadığımıza ve aslında problemin ne
olduğuna dair bir konuşma oldu. MS’ in
en zor yanı olan şeyin, etkisini kolay kolay ortadan kaldıramamak olsa bile
insanın başına ne geldiğini bilmek kendi adıma rahatlatıcıydı…
2. İkinci doktorumuz bize rehabilitasyon, egzersiz ve fizyoterapi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Mehmet
Beyazova idi. Her zaman duyarız; özellikle
kas hastalıklarında, engel doğurabilecek rahatsızlıklarda egzersizin, fizik
tedavi ve rehabilitasyonun önemi hakkında konuştuk. MS’ lilere özgü vücut ısımızı çok arttırmamak
kaydıyla yapacağımız egzersizin ya da çalışmanın fayda getireceğini tekrar dile
getirdi sayın hocamız. Daha önceden duyduğumuz ve yinelenen bir şey: eğer bir organınız ağrıdan, hissizlikten, güçsüzlükten dolayı işlev kaybı yaşıyorsa o organınıza görevler
verin, işlevini unutmasın ve onu yapmaya devam etsin; ağrıyor diye onu bu
görevlerden muaf tutarsanız o da yapması gerekeni tamamen unutur ve artık canlı
kalmaz…
3. Öğleden sonra ise yanlarına gitme şansını
yakaladığımız değerli MS doktorlarımız sorularımıza yanıt verdiler, usanmadan bıkmadan.
O gün bizlerle olan Prof. Dr. Aksel Siva, Prof. Dr. Erdem Toğrol ve benim
sevgili hocam Prof. Dr. Sabahattin Saip. Günün sürprizi benim için buydu çünkü benim hocam felaket diye
algılayabileceğiniz bir durumu verdiği örneklerle öyle güzel anlatır
ki siz de başınıza gelen tüm gerçeği en masum haliyle algılarsanız,
anlatacağım, durun.
Mefkure hoca o günkü cumhurbaşkanlığı etkinliği nedeniyle
aramızda değildi maalesef, sorularımızın cevaplanmasında eşlik eden genç doktorlarımız Uz. Dr. Uğur Uygunoğlu ve sayın
Dr. Melih… ( değerli doktorum özür dilerim ama soy isminizi bulamadım,
sadece Cerrahpaşalı olduğunuzu biliyorum,
lakin isminizi defalarca duymuşluğum vardır ).
Peşin peşin söyleyelim, tüm arkadaşlarımız ‘’oh’’
mu der ‘’tüh’’ mü der bilemem, yorum sizin: MS hala kesin çözümü bulunmuş bir
rahatsızlık değil. Tamam tamam üzülmek yok, hayıflanmak bize yakışmaz;
Sabahattin hocam ekliyor ‘’aynı toplantıyı yirmi yıl önce yaptığımızda ilaç
ismi söyleyemiyorduk ancak şimdi on ilaç sayabiliyoruz, bu da hiç
azımsanmayacak bir ilerleme…’’
Sabahattin hocamın bana ilk teşhisi koyduğu
zaman verdiği, o gün de toplantıda anlattığı örneği sizlerle paylaşmak
istiyorum: MS atağı geçirdiğin esnada aslında beyninde bir yangın çıkar ve
bizim kortizonla yapmaya çalıştığımız o yangını söndürmektir. Kortizon
tedavisiyle bu yangın bazen tamamen söner, bazen kısmen, bazen de hemen sonuç
vermez. Önemli olan geç kalmamaktır. Yangından sonra o yanan orman nasıl eski
haline dönmek için zamana ihtiyaç duyarsa beynimiz de MS atakları esnasında ve
sonrasında ilaç tedavisine ( ve iyi ki kortizon ve baskılama ilaçları var dediğimiz zamanlar tam
olarak da böyle zamanlar)ihtiyaç duyar. Kullandığınız ilaçları asla ve asla
doktorunuza danışmadan aklınıza göre bırakmayın. ( Hocam böyle söyleyince
olayın ciddiyetini daha iyi anladım, sonuçta mevzu olan beynimizdi.)
Olayın ciddiyeti özetlendikten sonra; bu yıl
tüm MS’liler için zor geçmiş ve ayrıca özellikle bahar gibi geçiş dönemlerinde yani tam
olarak bu dönemde ‘’yalancı atak’’ diyebileceğimiz atak tedavisine ihtiyaç duyulmayan ama
bizi korkutan şeyler yaşanabilir, birkaç gün beklemek geç kalmak sayılmaz,
korkmayın ama geçmezse doktorunuzla bu durumu mutlaka görüşün.
Melih hocamın başlatıp Aksel hocamla devam
eden yasaklar listesiyle devam etmek istiyorum:
Sigara kesinlikle yasak, hayatımızda değil
dünyamızda olmaması gereken bir şey ( Sabahattin hocam ekliyor; size yasak da
bize değil mi bizim de içmememiz gerekiyor, Erdem hocam devam ediyor; üzerinde
‘’öldürür’’ yazıyor daha ne yazsın…)
İşlenmiş ve sağlıksız besin yasak. Akdeniz
diyeti denilen şekilde beslenmeye özen göstereceğiz. Yani taze ve yeşil
beslenme, zeytinyağı vs…
Stres ve yorgunluk ‘’kesinlikle yasak’’
listesinde (malumunuz),
Ben ismini vermeyeceğim ama MS’ inizi iyi
edeceğim vaadiyle gelip bize Allah’ın otunu fahiş fiyatlarla satıp hayallerimizle
oynayan şarlatanlar yasak…
Doktorların sözünden çıkmamamız tekrarlanılıyor,
bunların tüm insanlar için dikkat edilmesi gereken şeyler olduğu bizim de biraz
daha dikkatli olmamız gerektiği hatırlatılıyor.
Okurken yoruldunuz değil mi? Ben de yazarken
yoruldum ama onlar kendileri için defalarca tekrar edilen bu bilgileri aynı
heves ve aynı özenle anlatmaktan yine çekinmediler. Tüm bu organizasyonda yer
alan doktorlarımıza yeniden teşekkür ediyorum.
Saat akşam 4 olmuştu, herkesin evine gitme
zamanı gelmişti, hemen anı fotoğrafımızı çektirdik. Tabi ki soluğu Sabahattin
hocamın yanında aldım: ‘’Hocam bi fotoğraf çekilebilir miyiz?’’ Eee hocam,
bizim ünlümüz de sizsiznizJ
Sevgiler herkese…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder