9 Mayıs 2015 Cumartesi

BİZİM ÜNLÜMÜZ SİZSİNİZ SABAHATTİN HOCAM :)


26. GELENEKSEL MS BULUŞMASI


26. geleneksel buluşmamız 3 Mayıs Pazar günü dostlar ve değerli hocalarımızla gerçekleşti. Bulutlar ve yağmurun karşıladığı bu günde hep iyi olmak için uğraştığımız bu yılın hepimiz için zor geçtiğini duymak biraz da olsa biz MS’ lileri  rahatlattı. Yaşanılan değişikliklerin sana özel olmadığını duymak bu sefer güzeldi.

Sizinle, öğrendiğim  değerli bilgileri paylaşmak istiyorum bu yazımda, bence çok kıymetli çünkü bilgiler en organik haliyle ilk ağızdan ulaştı bizlere:

1          İlk doktorumuz Prof. Dr. Bülent Çetinel, MS ve Ürolojik sorunlarla ilgili bir konuşma yaptı bizlere. Her zaman söylerim değerli doktorlarımız iyi bir doktor olmanın yanında iyi de bir öğretmen aslında, kendisinden duyduklarımız şimdiye kadar defalarca duyduğumuz ama anlamadığımız şeylerdi, bu sefer her şey anlam kazandı; neden ürolojik sorunlar yaşadığımıza  ve aslında problemin ne olduğuna  dair bir konuşma oldu. MS’ in en zor yanı olan şeyin,  etkisini kolay kolay ortadan kaldıramamak olsa bile insanın başına ne geldiğini bilmek kendi adıma rahatlatıcıydı…
    
2.            İkinci doktorumuz bize rehabilitasyon, egzersiz ve fizyoterapi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Mehmet Beyazova idi. Her zaman duyarız; özellikle kas hastalıklarında, engel doğurabilecek rahatsızlıklarda egzersizin, fizik tedavi ve rehabilitasyonun önemi hakkında konuştuk. MS’  lilere özgü vücut ısımızı çok arttırmamak kaydıyla yapacağımız egzersizin ya da çalışmanın fayda getireceğini tekrar dile getirdi sayın hocamız. Daha önceden duyduğumuz ve yinelenen bir şey: eğer bir organınız ağrıdan, hissizlikten, güçsüzlükten dolayı işlev kaybı yaşıyorsa o organınıza görevler verin, işlevini unutmasın ve onu yapmaya devam etsin; ağrıyor diye onu bu görevlerden muaf tutarsanız o da yapması gerekeni tamamen unutur ve artık canlı kalmaz…

3.              Öğleden sonra ise yanlarına gitme şansını yakaladığımız değerli MS doktorlarımız sorularımıza yanıt verdiler, usanmadan bıkmadan. 

           O gün bizlerle olan Prof. Dr. Aksel Siva, Prof. Dr. Erdem Toğrol ve benim sevgili hocam Prof. Dr. Sabahattin Saip. Günün sürprizi benim için buydu çünkü benim hocam felaket diye algılayabileceğiniz bir durumu verdiği örneklerle öyle güzel anlatır ki siz de başınıza gelen tüm gerçeği en masum haliyle algılarsanız, anlatacağım, durun.

            Mefkure hoca o günkü cumhurbaşkanlığı etkinliği nedeniyle aramızda değildi maalesef, sorularımızın cevaplanmasında eşlik eden genç  doktorlarımız Uz. Dr. Uğur Uygunoğlu ve sayın Dr. Melih… ( değerli doktorum özür dilerim ama soy isminizi bulamadım, sadece  Cerrahpaşalı olduğunuzu biliyorum, lakin isminizi defalarca duymuşluğum vardır ).

     Peşin peşin söyleyelim, tüm arkadaşlarımız ‘’oh’’ mu der ‘’tüh’’ mü der bilemem, yorum sizin: MS hala kesin çözümü bulunmuş bir rahatsızlık değil. Tamam tamam üzülmek yok, hayıflanmak bize yakışmaz; Sabahattin hocam ekliyor ‘’aynı toplantıyı yirmi yıl önce yaptığımızda ilaç ismi söyleyemiyorduk ancak şimdi on ilaç sayabiliyoruz, bu da hiç azımsanmayacak bir ilerleme…’’

     Sabahattin hocamın bana ilk teşhisi koyduğu zaman verdiği, o gün de toplantıda anlattığı örneği sizlerle paylaşmak istiyorum: MS atağı geçirdiğin esnada aslında beyninde bir yangın çıkar ve bizim kortizonla yapmaya çalıştığımız o yangını söndürmektir. Kortizon tedavisiyle bu yangın bazen tamamen söner, bazen kısmen, bazen de hemen sonuç vermez. Önemli olan geç kalmamaktır. Yangından sonra o yanan orman nasıl eski haline dönmek için zamana ihtiyaç duyarsa beynimiz de MS atakları esnasında ve sonrasında ilaç tedavisine ( ve iyi ki kortizon ve baskılama ilaçları var dediğimiz zamanlar tam olarak da böyle zamanlar)ihtiyaç duyar. Kullandığınız ilaçları asla ve asla doktorunuza danışmadan aklınıza göre bırakmayın. ( Hocam böyle söyleyince olayın ciddiyetini daha iyi anladım, sonuçta mevzu olan beynimizdi.)

    Olayın ciddiyeti özetlendikten sonra; bu yıl tüm MS’liler için zor geçmiş ve ayrıca özellikle bahar gibi geçiş dönemlerinde yani tam olarak bu dönemde ‘’yalancı atak’’ diyebileceğimiz atak tedavisine ihtiyaç duyulmayan ama bizi korkutan şeyler yaşanabilir, birkaç gün beklemek geç kalmak sayılmaz, korkmayın ama geçmezse doktorunuzla bu durumu mutlaka görüşün.

      Melih hocamın başlatıp Aksel hocamla devam eden yasaklar listesiyle devam etmek istiyorum:
Sigara kesinlikle yasak, hayatımızda değil dünyamızda olmaması gereken bir şey ( Sabahattin hocam ekliyor; size yasak da bize değil mi bizim de içmememiz gerekiyor, Erdem hocam devam ediyor; üzerinde ‘’öldürür’’ yazıyor daha ne yazsın…)

      İşlenmiş ve sağlıksız besin yasak. Akdeniz diyeti denilen şekilde beslenmeye özen göstereceğiz. Yani taze ve yeşil beslenme, zeytinyağı vs…
Stres ve yorgunluk ‘’kesinlikle yasak’’ listesinde (malumunuz),
Ben ismini vermeyeceğim ama MS’ inizi iyi edeceğim vaadiyle gelip bize Allah’ın otunu fahiş fiyatlarla satıp hayallerimizle oynayan şarlatanlar yasak…

Doktorların sözünden çıkmamamız tekrarlanılıyor, bunların tüm insanlar için dikkat edilmesi gereken şeyler olduğu bizim de biraz daha dikkatli olmamız gerektiği hatırlatılıyor.

      Okurken yoruldunuz değil mi? Ben de yazarken yoruldum ama onlar kendileri için defalarca tekrar edilen bu bilgileri aynı heves ve aynı özenle anlatmaktan yine çekinmediler. Tüm bu organizasyonda yer alan doktorlarımıza yeniden teşekkür ediyorum.


      Saat akşam 4 olmuştu, herkesin evine gitme zamanı gelmişti, hemen anı fotoğrafımızı çektirdik. Tabi ki soluğu Sabahattin hocamın yanında aldım: ‘’Hocam bi fotoğraf çekilebilir miyiz?’’ Eee hocam, bizim ünlümüz de sizsiznizJ Sevgiler herkese…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder