9 Nisan 2014 Çarşamba

ÖNÜNE BAKIP YAN YAN YÜRÜMEK

ÖNÜNE BAKIP YAN YAN YÜRÜMEK

Yengeç kadını olmak zor zanaat, hem artistik debriyajların olacak,  hem de kalbinin davullu zurnalı eğlencesine ses etmeyeceksin...
Sana ''ayy her şeye de ağlıyor'' demesinler diye göz pınarlarının ucunda duran yaşları her içinden geldiği zaman akıtmayacaksın mesela.
Yengeç kadınıysan zarif olacaksın, duyguların yüzündeki mimiklere hükmetmeyecek, sen onlara hükmedeceksin. Atamızın da dediği gibi asilliğin, akan kanda gizli olduğunu bileceksin.
 Gizli, çünkü bir yengeçsen sen, erkek ya da kadın ol kendini istemediğin zamanlarda saklayacaksın. Sadece kendini mi; ruhunu, bakışlarını, hissettiklerini. ..'' Görünmez adam'' filmi vardı ya, ben bir yengeç kadını olarak istediğim zamanlarda görünmez adam da olabiliyorum mesela. Bir yengeç kadını olarak büyücü müyüm acaba?
Büyücü filan değilim; aklım çıkar yanlış bir iş yapmaktan, hak yemekten, haksızlık etmekten, günah işlemekten, başkasını üzecek işler yapmaktan!
Yıllardır dinleriz ya: duygusaldır yengeçler, romantiktir. Yıllardır dedim ki '' aa hiç yengecin özelliklerini taşımıyorum''. Meğer kavramlar yanlış anlaşılıyormuş. Erkek arkadaşıma atkı örüp boyunu kendi boyumda saçaklarını ellerimin boyunda yaptığım zaman anladım; ilk içtiğim şarabın şişesinden şamdan yaptığımda; anneme anneler gününde yastığının yanına onu ağlatacak bir mektup bıraktığımda anladım. Yengeç ya da kadın, yok yok, yengeç kadını; duyarlıdır, hassastır, her şeyin farkındadır, karşısında duran insanın gözlerine baktığında yüreğini görür.
 İmkânı olsa elinde gül yaprakları olan bir sepetle dolaşır ve gül serper sevdiklerinin yoluna. Sihirli bir değneği olsa insan, canlı ayırmaksızın herkes nasibini alır o değneğin mucizelerinden. Bazen bir şeyi çok tekrar etmesinin sebebi budur aslında: ''burada güzel bir şey var sakın kaçırma olur mu?''.
Yengeç kadını demek saçma sapan bir dizide bile anne oğluna sarıldığında duygulanmak demektir, ana haberdeki haksızlıkları izlerken içinin ezilmesi demektir. Tartışma programlarında gazetecilerin heybetli sohbetlerinde gaza gelip heyecanlanması demektir. Büyükleri özellikle farklı şeyleri anlatanları hayranlıkla dinlemektir. Pamuk teyzeler hoşlanır diye ellerinden öpmek, ilk defa misafir gittiği bir evde mutfağa girip su isteyen misafire su getirmek, kolları sıvayıp bulaşık yıkamak demektir.
Yengeç kadını hastalıktan bir şey yapamayacak hale geldiyse '' hastayım'' der. Ya biri zamanından fedakarlık edip ona zaman harcarsa, hii aklı çıkar!
Kırk yamayı icat eden de bence yengeç kadınıdır çünkü bulup buluşturmak, uydurmak ve onları yakıştırmak yengeç kadınının harcıdır. Çünkü yengeç kadını kendini güvende hissetmek ister. Çocukluğunda bile ihtiyacı yoksa bayramlık almamıştır mesela.
Hiç sevmediği bir şeyi tövbe giymez, yemez de ama bakın yengeç kadınlarının ellerine; mutlaka bir ''ben'' görürsünüz. Ee ne demişler; elinde beni olanın yemekleri leziz olur.
Eli hem lezizdir, hem bereketli çünkü yengeç kadını büyük ve kalabalık sofra sever. Tüm sevdikleriyle en kalabalık sofralarda olmalıdır mutlaka. En kalabalık menü, en kalabalık sohbet, en kalabalık kahkaha.
O zaman ilk söylememiz gerekeni son söylemiş olalım: Yengeç kadını '' aile'' dir aslında.
Aile dediğin anne, baba, kardeştir belki sizin gözünüzde ama bir yengeç kadını için annesi, babası, kardeşi, eşi, tüm bunlardan önce çocuğu, dostları, komşuları, marketteki çırağı, her gün bindiği minibüsün şoförü, odasını temizleyen, çayını getiren çaycı ablası,
askermişçesine sevdiği milleti, vatanı, yurdu. Kalp deyip geçmeyin; bir yengeç kadının kalbi dünyaların sınırsız sevgisini içinde taşıyacak bir anne kucağı kadar büyüktür.
Bir yengeç kadının tarifi annenin tarifidir aslında ve ailesine zarar vermeyecek herkesi çok sever öyle sever ki gözünün gördüğüne inanamazsın!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder