24 Mart 2020 Salı

tiyatroadam-KAFKAS TEBEŞİR DAİRESİ



KAFKAS TEBEŞİR DAİRESİ

   
     1.Giriş: “tiyatroadam” dan bu oyunu izlediğim günden beri oyunla, oyuncularla ilgili yazmak istemiştim ama bir türlü gün, o gün olmadı.

Sonra gün, öyle bir gün oldu ki tiyatroadam’ın sosyal medya hesabından “16 Mart Son Oyun” ilanını gördüm. Beni aldı bir telaş, ben oyunu yazamadan oyun bitiyordu (Sanki oyunu ben yazmasam oyun izlenmeyecekti :))! Ne yapmalı; onların paylaşımlarını paylaşıp kaçırmayın mı demeli, yoksa kısa da olsa bir şeyler mi yazmalı?

      2. Giriş: Oldukça kaygılı ve önemli bir gündemimiz varken bunları yazmak pek doğru değil biliyorum ama  tiyatroadam ile sahneye konan “Kafkas Tebeşir Dairesi” ben size haber veremeden son oyunlarını oynayamadılar,  maalesef ki, bu (yorumu size ait olan) gündem nedeniyle ve son oyun olan 16 Mart oyununu iptal ettiler yani oynayamadan final yapmış oldular…
( Sağlık olsun da …)

 İlk cümlenin ne olması gerektiğine karar veremediğimden bu girişlerden hangisiyle başlamalıyım, bilemedim...

BRECHT, KAFKAS TEBEŞİR DAIRESI
tiyatroadam

Anlatılmaz yaşanır tadında bir oyun daha. Yazılarımda aklınızda kalanlar onlar olsun diye, en son anlatıyorum ama bu sefer ilk onlardan bahsetmek istiyorum, oyunculardan…

tiyatroadam’ı “Teftişör” oyunuyla tanıdım (ona da mutlaka gitmelisiniz…) Konu, anlatım çok başarılıydı ama asıl etkilendiğim şey oyuncuların en baştan en sona kadar bitmek tükenmek bilmeyen pozitif enerjileriydi. Sahnede o kadar eğleniyorlardı ki istemsiz şekilde sürekli gülüyorken buluyordunuz kendinizi. Oyunculuğu sadece enerji götürmez tabi ki, oyunculuğu anlatmayayım, yaşayın diyorum o yüzden. Bu oyunla birlikte edindiğim kanatlarımla “Kafkas Tebeşir Dairesi” ne de gittik. Aynı enerji, aynı tükenmek bilmeyen neşe ve yine harika oyunculuklarla tiyatroadam, nereye giderseniz peşinizden geliriz artık…

Ümit Aydoğdu’nun yönettiği, Çetin Kaya, Deniz Özmen, Ediz Akşehir, Esra Şengünalp, Gökhan Azlağ, Pelin Bölükbaş, Rana Büyükyılmaz’ ın oynadığı oyun beni oyunculuğun haricinde iki şeyiyle de çok etkilemişti, müzikleri ve kostüm ile dekorları.

Brecht’in oyunlarında müziklere alışkınız ancak bu sefer Ümit Aydoğdu’nun sözleri ile müzik düzenlemede Tevfik Kulak’ ı da ayakta alkışlamak gerekir. Nitekim oyundan sonraki üç gün boyunca, üç ayrı kişi, üç ayrı yerde başa sarıp sarıp bu müziği dinledik. 


Biz üç kişinin ağzını açık bırakıp hayretler içinde izleten bir başka şey ise, kullanılan dekordu, dekor değil de materyaller, materyal değil de… 

Adamlar yoktan var etmenin hikayesini yazmışlar; bidonlardan yapılmış malzemelerle kaç farklı insanı seyrettik, o bidonların içinde evleri görebiliyorduk, insan vücudunda köprüyü gördük, bez sandığımız yerde, kundaktaki çocuğu, çocuğun 2.5 yaşına geldiğini gördük, vallahi gördük, bez değil bir çocuk gördük sahiden. 

Hiç âdetim değildir, oyun izlerken yanımdaki arkadaşımla paslaşmam, tek odağım sahnedir ama anlattığım tüm bu şeyleri yaşarken arkadaşlarımla göz göze geldik, sanki bir sihirbaz gösterisindeydik ve çok başka bir şey konuşulurken bir yandan da sahnede canlı canlı bu oyunları izliyorduk.

Oyunu ben daha sonradan okudum, itiraf ediyorum izlemesem anlamazmışım. Yine de size nasıl anlatılır oyun diye düşünüyordum, bir yandan da müziği dinliyordum, fark ettim ki düşünmeme gerek yok çünkü Ümit Aydoğdu o kadar iyi anlatmış ki;

Masal masal içinde, masal hayat içinde,

Masal deyip de geçme, keramet var içinde.
Duy, duy, oğul duy, duyup da gönlünü doyur,
Gönlü dolu olanın, güneş ışığı içinde!
Duy kızım duy, sevgi var sözümde,
Sevgi gören gözün mü en karanlık gününde?
Evvel zaman içinde, kan-ı revan içinde,
Bir kent varmış namı çıkmış, namı: Lanet…
Başında bir vali, adı Georgi Abeşvili!
Kendi Karun mu Karun; avradı var cins bir hatun,
Evladı var nur topu gibi.
Evvel zaman içinde,
Yediği önünde, yemediği ardında,
Açlıktan kırılmış, ağam kimin umurunda!
Saltanatı daim olsun yeter,
Halkı sorarsan eğer; yarını dünden beter.
Yine de çok sevilir gücü elinde tutan,
En yakınında durur, büyük lokma yutan.
Ama güç elden gitti mi, ilk yapışandır gırtlağına en yakındaki!
Bu masal da diğerlerine benzer;
Güçlü hep güçsüzü ezer.
İnsanlık yitip giderken çıkar yoluna,
Bazen her şey oturur rayına.
Kim daha iyi bilir insanlığı;
Alın teri döküp çalışandan?
Bilmediği şey hak yiyenin, bilgeliğidir hakkı yenenin.
Tebeşir Dairesi masalı beni sana, seni bana anlatır
Döner dolaşır, aynı şeyi hatırlatır: aldanıp güvenme kimsenin gücüne, güveneceksen güven yalnızca kendi EMEĞİNE…

En başta dediğim gibi, tiyatroadam son oyununu oynayamadan  final oldu. Her bitiş çok güzel başlangıçlara gebedir, hele de tiyatroadam söz konusuysa.

Ama, yine de, evde kalalım diye, hani çok şeyler yapılıyor ya biz tiyatro severlere, bu oyun da online olarak karşımıza çıkar belki, olmaz mıııı, olabilir…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder